Biz koşmayı hayat sandık
Yetişemedik hiçbir yere,
Hep yorgunuz bu yüzden
Ancak durunca anladık.
İbrahim Altay, Muhit Dergi, Ağustos 2020
Yazmanın düşünme için en etkili eylem olduğuna inanıyorum. Aslında zihinde dönen kelimelerin bir süre sonra bir sıraya girip bütünlük kazanması hali, yazmak. Bu nedenle yazmak bir arayış halini temsil ediyor. Bir amaca ulaşmak amacıyla gösterilen çabanın bir nevi çıktıları olarak düşünülebilir.
Yaşadığımız hayatı değerli kılan amaçlarımız, bizi üretken kılıyor. Bu nedenle ne olursa olsun, bir misyon sahibi olup o doğrultudaki amaçlar için emek sarf etmek gerekiyor. Hayat bu koşturmaca arasında bazen durup düşünme ve tefekkür için bizlere durmamız gerektiğini hatırlatıyor, yazının başında yer alan mısralar gibi. Bazen bu anları yaşarken endişeye kapılıp, ne yapacağımızı bilmiyoruz.
Bu zamanlarda yine iki mısra geliyor aklıma Bahadır Sancak’tan “Sakın bakma saate, geç kalarak yetiştiğim yerler bilirim”. Hayatın bütün süprizleriyle bizi endişeye sürüklediği anlarda, bunu sabırla karşılayıp beklemek en doğru olanı. Kaderimizin gayretimize bağlı olduğuna inandığımız gibi, tevekkül de inancımızın bir parçası. Zamanında isteyipte yapamadığımız her durum için bunu aklımıza getirmemiz gerek.
Salgın veya ölüm anlarında hayatın anlamı üzerine düşüncelere daldığımızda, amaçlarımızın hayatın anlamı ile bir bütünlük halinde olması gerektiğini fark ediyoruz ve sorumluluğumuz artıyor. O zaman ayağa yeniden kalkmak ve herkesin bittiğini sandığı anlardada koşabilecek amaçlara sahip olmamız gerekiyor. Sezai Karakoç’un bir şiirinde ifade ettiği gibi “Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız”. Bu yüzden amaç sahibi olmak yolda olmayı gerektirir, dursak bile koşmak için her zaman hazırlıklı olmamız gerekir.
Fatih AYHAN, Ağustos 2020