“Kader gayrete aşıktır.”
Bunu bildiğimiz halde hepimiz kaderimize boyun eğmiş durumdayız. İçinde bulunduğumuz duruma karşı hep bir tatminsizlik var. Mutlu olmayı bilmiyoruz, hayattan beklentilerimiz bizleri karamsarlığa sürüklüyor. Karamsarlıklarımızın tutsağı oluyor ve yaşama isteğimizi kaybediyoruz.
“Tüm acılar korkaktır, kendisinden daha güçlü olan yaşama isteği karşısında geri çekilir.” Peki nedir bu yaşama isteği?
Bunu anlamak için biraz çevremize bakmamız yeterli. Hayatından memnun olmayan bizler ne kadar çok benziyoruz birbirimize. Zenginlik denen şeyden anladığımız, dinmeyen statü beklentimiz ve bunların getirdiği kısa süreleri ilişkiler bizleri çıkmaz sokaklara sürüklüyor.
Yoruluyoruz bu çıkmaz sokaklarda, umutsuzluğa kapılıyoruz. Birbirimize güvenimizi kaybediyoruz. Nefret söylemlerimiz giderek artıyor. Bunun sonucunda hepimiz birbirine benzeyen mutsuz insanlar oluyoruz.
Yaşamaktan anladığımız bir şeyi başarmak oluyor. Hayat yolculuğumuzu bindiğimiz bir araca benzetirsek, kimimiz aracın motoruyla ilgilenirken bazılarımız ise aynasının ayarıyla ilgileniyor. İlgilendiğimiz o işi bitirdikten sonra bir an başardım diyerek mutlu oluyoruz. O an bir süre sonra yerini büyük bir boşluğu bırakıyor.
İşte o boşluk bizi mutsuz ediyor. Çünkü motoruyla ilgilendiğimizin aracın direksiyonunda hiç olamıyoruz veya bunun farkına vardığımız anda hiç istemediğimiz bir yerde olduğumuzun farkına varıyoruz.
Bu durum bizi hayal kırıklığına uğratıyor. İşte o zaman Osman Konuk’un dediği gibi “Her nasılsına karşı korkudan iyi oluyoruz” ama “Neremize dokunursak eksik kalıyor”.
Bu eksikliğinin sebebini ise Amin Maalouf açıklıyor. “Duygularım anestezi altında. Her şeyi görüyorum, her şeyi işitiyorum ama artık hiçbir şey hissetmiyorum.” O zaman duygularımızı yeniden hissedelim.
İsmimiz insanların yüzünde bir gülümseme olsun. Çıkmaz sokaklarda kendinizi bulmamak için hayallerinizin peşinden gidin. Oturduğunuz aracın direksiyonunda hayallerinize olan inancınız olsun. Umudunuzu hiçbir zaman kaybetmeyin. Sevdiği kişinin elini tutmak için el falını öğrenen biri kadar masum duygularınız olsun. Çaya batırılan bisküvinin zevk olmaktan çıkıp ihtiyaç olacağı günlere ulaştığınız zamanda içinizde ki sevgi hiç eksilmesin.
Şeb-i Arus nedeniyle Mevla’dan bir sözle bu yazımıza son verelim:
Güçlük darlık içindeysen sabret,
Sabır gönül rahatlığının anahtarıdır.
Fatih AYHAN / İstanbul